Genel Olarak Geçersizlik Kavramı ve Sözleşmenin Yokluğundan Farkı

Genel Olarak Geçersizlik Kavramı ve Sözleşmenin Yokluğundan Farkı

Genel Olarak Geçersizlik Kavramı ve Sözleşmenin Yokluğundan Farkı

Sözleşme hukukunda, geçersizlik terimi, bir sözleşmenin geçerli sayılabilmesi için gereken temel şartların yerine getirilmemesi durumunu ifade eder. Bu kavram, çoğunlukla sözleşmenin hükümsüz olmasıyla, eksik ya da hatalı öğeler nedeniyle tam olarak geçerliliğe girmemesi halinde kullanılır. Geçersizlik, sözleşme geçerliliğini yitirdiğinde, taraflar arasındaki yükümlülüklerin ve hakların doğmaması anlamına gelir. Bu durum, sözleşmenin herhangi bir geçerlilik koşulunun eksik olmasından veya geçerli olamayacak bir şekil şartının yerine getirilmemesinden kaynaklanabilir.

Ancak, geçersizlik daha geniş bir kavramken, "yokluk" terimi daha dar bir anlam taşır. Yokluk, sözleşmenin esasen hiç kurulmamış olması durumunu ifade eder. Yoklukla geçersizlik arasındaki fark, geçersizlikte sözleşmenin var olduğu ancak bir veya daha fazla şartı yerine getirmediği durumları kapsarken, yokluk söz konusu olduğunda, sözleşme baştan sona geçersiz kabul edilir ve hiçbir geçerlilik etkisi yaratmaz. Bu iki kavram arasındaki ayrım, özellikle sözleşmelerin yasal geçerliliği üzerine yapılacak değerlendirmelerde kritik rol oynamaktadır.

Geçersizlik, sözleşmenin kurulmuş olması ancak geçerli sayılmayacak bir duruma gelmesiyle ilişkilidir. Yani bir sözleşme, formel olarak yapılmış olsa bile, tarafların anlaşmalarını yerine getirmeye başlamak için gerekli yasal şartları taşımadığında, geçersiz kabul edilir. Örneğin, sözleşme yapma ehliyeti olmayan bir kişi tarafından imzalanmışsa veya kamu düzenine aykırı bir içerik taşıyorsa, bu sözleşme geçersiz olur. Ancak, yoklukta sözleşme hiçbir şekilde varlık kazanmaz, dolayısıyla taraflar arasında hukuki bağ oluşmaz.

Bir sözleşme geçerli olabilmesi için belirli unsurları taşımalıdır. Bu unsurlar arasında tarafların iradesi, konunun mümkün ve hukuka uygun olması, sözleşmenin şekil şartlarını yerine getirmesi gibi kriterler bulunur. Eksiklik durumunda, sözleşme yalnızca tamamlayıcı unsurlarının sağlanmasıyla geçerli hale gelir. Öte yandan, yokluk, sözleşmenin tamamen geçersiz olduğu bir durumu ifade eder ve hiçbir koşulda geçerli olamaz. Bu nedenle, geçersizlik ve yokluk arasında temel bir fark vardır.

Kesin Hükümsüzlüğün Yaptırımı

Kesin hükümsüzlük, bir sözleşmenin tamamen hükümsüz olması anlamına gelir. Bu durum, sözleşmenin geçerlilik şartlarının hiçbirinin yerine getirilmediği ve dolayısıyla sözleşmenin geçersiz olduğu anlamına gelir. Türk Borçlar Kanunu'na göre, ehliyetsizlik, şekil şartlarına aykırılık, sözleşmenin kamu düzenine, genel ahlaka, kişilik haklarına veya emredici hükümlere aykırılığı, imkansızlık gibi durumlar kesin hükümsüzlük oluşturur. Kesin hükümsüzlük, sözleşmenin taraflarının karşılıklı yükümlülüklerini yerine getirmemesi anlamına gelir ve geçerli bir sözleşme doğurmaz.

Kesin hükümsüzlük yaptırımı, sözleşmenin hükümsüz olduğunu taraflardan herhangi biri ya da üçüncü kişiler ileri sürebilir. Bu durum, geçersizlik iddiasının herhangi bir süre kısıtlamasına tabi olmaksızın gündeme gelebileceği anlamına gelir. Kesin hükümsüzlük, aynı zamanda re’sen dikkate alınan bir durumdur, yani mahkeme de bu durumu fark ettiği takdirde sözleşmenin hükümsüz olduğuna karar verebilir. Bu yaptırım, kamu düzenine aykırı olan sözleşmeleri hedef alır ve bu tür sözleşmelerin herhangi bir yasal sonucu doğurmasına izin verilmez.

Kesin hükümsüzlük durumunda, geçersizliğin ileri sürülmesi hakkının kötüye kullanılması söz konusu olamaz. Bir kişi, geçersizlik iddiasını yalnızca diğer tarafa zarar verme amacıyla ileri süremez. Hakkın kötüye kullanılması, geçersizlik iddiasının geçerli kabul edilmemesine yol açar. Bu tür bir durumda, sözleşme geçerli kabul edilir ve taraflar arasında herhangi bir geçersizlik durumu söz konusu olmaz. Ancak, bu tür kötüye kullanımın belirlenmesi ve yargı kararı ile tespit edilmesi gerekir. Kesin hükümsüzlük, yasal bir işlem olarak, tarafların iradesini etkileyen herhangi bir durumun geçersiz olduğunu gösterir. Bu durum, tarafların zarar görmesini önlemek amacıyla uygulanır. Fakat, herhangi bir tarafın geçersizliği ileri sürme hakkı, hakkın kötüye kullanılması durumu söz konusu olduğunda engellenir. Bu kriterlerin hukuki açıdan belirgin olması, geçersizlikle ilgili davalarda tarafların haklarının korunmasına katkı sağlar.

İptal Yaptırımı Nedir?

İptal yaptırımı, sözleşmeye iradesi sakatlanmış bir tarafın, sözleşmenin hükümsüz sayılmasını talep etme hakkını kullanması durumudur. İptal, genellikle yanılma, aldatma, korkutma ve aşırı yararlanma gibi durumlarda söz konusu olur. Bu tür durumlar, bir tarafın iradesinin sağlıklı olmaması ya da karşı tarafın kötü niyetli davranışları nedeniyle sözleşmenin hükümsüz hale gelmesine neden olur. İptal hakkı, iradesi sakatlanmış olan kişinin, sözleşmeye bağlı olmadığını belirtmesiyle başlar ve sözleşme en başından itibaren geçersiz hale gelir.

İptal hakkı, belirtilen süreler içinde kullanılmak zorundadır. Kanunda, yanılma ya da aldatma nedeniyle iptal hakkı, en geç 1 yıl içinde kullanılmalıdır. Aşırı yararlanma durumunda ise bu süre, 1 ile 5 yıl arasında değişmektedir. İptal hakkının kullanılması, tarafların birbirlerine verdikleri karşılıkları geri iade etmelerini gerektirir. İptal, sözleşmenin hükümsüz olduğu anlamına gelir ve taraflar, sözleşme iptal edildikten sonra herhangi bir yükümlülüğe girmezler.

İptal hakkının kullanılması, bozucu bir etki yaratır. Bu, sözleşmenin geçersiz olduğunu ve başlangıçtan itibaren hükümsüz olduğunu ifade eder. İptal hakkı, yenilik doğuran bir hak olup, sözleşmenin geçerliliğini ortadan kaldırır. İptal hakkı kullanıldığında, sözleşme, iptal edilmeden önceki haliyle geçersiz hale gelir. Bu, tarafların önceki yükümlülüklerini yerine getirmemesi anlamına gelir. İptal hakkı, tarafların sözleşmeye olan bağlılıklarını ortadan kaldıran bir mekanizma olarak önemli bir rol oynar.

İptal yaptırımı, hukuken geçerlilik taşıyan ancak şartlarının sağlanmadığı bir sözleşmeye dair taraflardan birinin haklarını koruma amaçlı uygulanır. Bu yaptırım, bir tarafın aldatılması, korkutulması ya da aşırı yararlanılması durumlarında geçerlidir ve sözleşmenin geçersizliğini doğrular. İptal hakkı kullanılarak, taraflar arasındaki denge sağlanır ve olumsuz etkiler ortadan kaldırılır. Bu yaptırım, esaslı bir yanılgı veya hileli bir durumun tespit edilmesiyle devreye girer ve sözleşmenin geçersizliğini başlatır.

Eksiklik Nedir?

Eksiklik, sözleşmenin kurucu unsurlarının bulunduğu ancak tamamlayıcı unsurlarının henüz yerine getirilmediği durumları ifade eder. Bu tür sözleşmeler, geçici olarak askıda kalır ve eksikliklerin giderilmesiyle geçerli hale gelir. Tamamlayıcı unsurlar yerine getirildiğinde, sözleşme tam olarak geçerlilik kazanır. Ancak, bu tamamlayıcı unsurların yerine gelmeyeceği kesinleşirse, sözleşme hükümsüz hale gelir. Eksiklik durumu, sözleşmenin içerdiği unsurların eksikliği nedeniyle geçici olarak hüküm doğurmaz.

Eksik sözleşmelerde, sözleşmenin hükümleri, eksik unsurların tamamlanmasıyla geçerli hale gelir. Eğer eksiklikler, sözleşmenin konusuyla ilgili temel bir unsurdan kaynaklanıyorsa, sözleşme hükümsüz sayılır. Ancak, tamamlayıcı unsurlar yerine getirilene kadar geçici olarak askıya alınan bu sözleşme, belirli bir süre zarfında geçerli hale gelebilir. Eksiklik durumu, sözleşme hukuku açısından önemli bir durum olup, tarafların haklarının korunmasına yönelik olarak uygulanır.

Eksiklik, bazen sözleşmenin geçersizlik durumuna dönüşmesine neden olabilir. Tamamlayıcı unsurların yerine getirilmemesi durumunda, sözleşme hükümsüz hale gelir ve taraflar arasında herhangi bir hukuki bağ kalmaz. Bu durum, geçersizlik ile karıştırılmamalıdır, çünkü geçersizlik, sözleşmenin baştan itibaren geçersiz olduğuna dair bir durumken, eksiklik, geçici bir askıda kalma durumudur. Eksiklik, bir sözleşme için belirli bir süre zarfında geçerli hale gelebilecek bir durumdur, ancak tamamlanmayan unsurların durumu sözleşmenin geçerliliğini etkileyebilir.

Kısmi Geçersizlik Ne Demek?

Kısmi geçersizlik, sözleşmenin sadece belirli kısımlarının geçersiz olduğu durumları ifade eder. Türk Borçlar Kanunu'na göre, sözleşmenin bazı hükümleri geçersiz olsa bile, diğer hükümler geçerliliğini korur. Bu durum, sözleşmenin sadece geçersiz olan kısmının hükümsüz hale gelmesi, geri kalan kısmının ise geçerli olmasına olanak tanır. Kısmi geçersizlik, sözleşmenin tümüne uygulanmaz, sadece geçersiz kısımlar hükümsüz kabul edilir. Kısmi geçersizlik, sözleşmenin esaslı unsurlarına ilişkin olmalıdır. Eğer geçersiz hüküm, sözleşmenin yapılıp yapılmayacağını doğrudan etkiliyorsa, bu durumda sözleşme tamamen geçersiz hale gelir. Kısmi geçersizlik, yalnızca sözleşme içeriğinde belirli unsurların geçersiz olması durumunda uygulanır. Geçersizlik, bazı durumlarda sadece belli bir kısım için geçerli olabilir, ancak sözleşmenin tamamı geçerli kalır. Türk Borçlar Kanunu'nda, geçersiz kısımlar olmadan sözleşmenin yapılmayacağı açıkça belirtilmişse, sözleşme tamamen geçersiz olur. Geçersiz kısmın dışındaki hükümler geçerliliğini korur. Bu durumda, yazılmamış sayılan koşulların dışındaki hükümler geçerli kabul edilir. Kısmi geçersizlik, sözleşmenin belirli unsurlarına dair bir durum olup, sözleşmenin genel geçerliliğini etkilemez. Kısmi geçersizlik, bazen tarafların sözleşme metninde yer alan unsurların geçerliliğini korumak adına önemli bir mekanizma olabilir. Sözleşmenin geçersiz olan kısmı, tarafların iradelerine aykırı bir şekilde yürürlüğe girmeyecektir, ancak diğer kısımlar geçerli kalacaktır. Bu durum, sözleşmenin tam anlamıyla hükümsüz olmadan bazı hükümlerinin geçerliliği için önemli bir çözüm olabilir.

Genel Olarak Geçersizlik Kavramı ve Sözleşmenin Yokluğundan Farkı

Genel Olarak Geçersizlik Kavramı ve Sözleşmenin Yokluğundan Farkı

Sözleşme hukukunda, geçersizlik terimi, bir sözleşmenin geçerli sayılabilmesi için gereken temel şartların yerine getirilmemesi durumunu ifade eder. Bu kavram, çoğunlukla sözleşmenin hükümsüz olmasıyla, eksik ya da hatalı öğeler nedeniyle tam olarak geçerliliğe girmemesi halinde kullanılır. Geçersizlik, sözleşme geçerliliğini yitirdiğinde, taraflar arasındaki yükümlülüklerin ve hakların doğmaması anlamına gelir. Bu durum, sözleşmenin herhangi bir geçerlilik koşulunun eksik olmasından veya geçerli olamayacak bir şekil şartının yerine getirilmemesinden kaynaklanabilir.

Ancak, geçersizlik daha geniş bir kavramken, "yokluk" terimi daha dar bir anlam taşır. Yokluk, sözleşmenin esasen hiç kurulmamış olması durumunu ifade eder. Yoklukla geçersizlik arasındaki fark, geçersizlikte sözleşmenin var olduğu ancak bir veya daha fazla şartı yerine getirmediği durumları kapsarken, yokluk söz konusu olduğunda, sözleşme baştan sona geçersiz kabul edilir ve hiçbir geçerlilik etkisi yaratmaz. Bu iki kavram arasındaki ayrım, özellikle sözleşmelerin yasal geçerliliği üzerine yapılacak değerlendirmelerde kritik rol oynamaktadır.

Geçersizlik, sözleşmenin kurulmuş olması ancak geçerli sayılmayacak bir duruma gelmesiyle ilişkilidir. Yani bir sözleşme, formel olarak yapılmış olsa bile, tarafların anlaşmalarını yerine getirmeye başlamak için gerekli yasal şartları taşımadığında, geçersiz kabul edilir. Örneğin, sözleşme yapma ehliyeti olmayan bir kişi tarafından imzalanmışsa veya kamu düzenine aykırı bir içerik taşıyorsa, bu sözleşme geçersiz olur. Ancak, yoklukta sözleşme hiçbir şekilde varlık kazanmaz, dolayısıyla taraflar arasında hukuki bağ oluşmaz.

Bir sözleşme geçerli olabilmesi için belirli unsurları taşımalıdır. Bu unsurlar arasında tarafların iradesi, konunun mümkün ve hukuka uygun olması, sözleşmenin şekil şartlarını yerine getirmesi gibi kriterler bulunur. Eksiklik durumunda, sözleşme yalnızca tamamlayıcı unsurlarının sağlanmasıyla geçerli hale gelir. Öte yandan, yokluk, sözleşmenin tamamen geçersiz olduğu bir durumu ifade eder ve hiçbir koşulda geçerli olamaz. Bu nedenle, geçersizlik ve yokluk arasında temel bir fark vardır.

Kesin Hükümsüzlüğün Yaptırımı

Kesin hükümsüzlük, bir sözleşmenin tamamen hükümsüz olması anlamına gelir. Bu durum, sözleşmenin geçerlilik şartlarının hiçbirinin yerine getirilmediği ve dolayısıyla sözleşmenin geçersiz olduğu anlamına gelir. Türk Borçlar Kanunu'na göre, ehliyetsizlik, şekil şartlarına aykırılık, sözleşmenin kamu düzenine, genel ahlaka, kişilik haklarına veya emredici hükümlere aykırılığı, imkansızlık gibi durumlar kesin hükümsüzlük oluşturur. Kesin hükümsüzlük, sözleşmenin taraflarının karşılıklı yükümlülüklerini yerine getirmemesi anlamına gelir ve geçerli bir sözleşme doğurmaz.

Kesin hükümsüzlük yaptırımı, sözleşmenin hükümsüz olduğunu taraflardan herhangi biri ya da üçüncü kişiler ileri sürebilir. Bu durum, geçersizlik iddiasının herhangi bir süre kısıtlamasına tabi olmaksızın gündeme gelebileceği anlamına gelir. Kesin hükümsüzlük, aynı zamanda re’sen dikkate alınan bir durumdur, yani mahkeme de bu durumu fark ettiği takdirde sözleşmenin hükümsüz olduğuna karar verebilir. Bu yaptırım, kamu düzenine aykırı olan sözleşmeleri hedef alır ve bu tür sözleşmelerin herhangi bir yasal sonucu doğurmasına izin verilmez.

Kesin hükümsüzlük durumunda, geçersizliğin ileri sürülmesi hakkının kötüye kullanılması söz konusu olamaz. Bir kişi, geçersizlik iddiasını yalnızca diğer tarafa zarar verme amacıyla ileri süremez. Hakkın kötüye kullanılması, geçersizlik iddiasının geçerli kabul edilmemesine yol açar. Bu tür bir durumda, sözleşme geçerli kabul edilir ve taraflar arasında herhangi bir geçersizlik durumu söz konusu olmaz. Ancak, bu tür kötüye kullanımın belirlenmesi ve yargı kararı ile tespit edilmesi gerekir. Kesin hükümsüzlük, yasal bir işlem olarak, tarafların iradesini etkileyen herhangi bir durumun geçersiz olduğunu gösterir. Bu durum, tarafların zarar görmesini önlemek amacıyla uygulanır. Fakat, herhangi bir tarafın geçersizliği ileri sürme hakkı, hakkın kötüye kullanılması durumu söz konusu olduğunda engellenir. Bu kriterlerin hukuki açıdan belirgin olması, geçersizlikle ilgili davalarda tarafların haklarının korunmasına katkı sağlar.

İptal Yaptırımı Nedir?

İptal yaptırımı, sözleşmeye iradesi sakatlanmış bir tarafın, sözleşmenin hükümsüz sayılmasını talep etme hakkını kullanması durumudur. İptal, genellikle yanılma, aldatma, korkutma ve aşırı yararlanma gibi durumlarda söz konusu olur. Bu tür durumlar, bir tarafın iradesinin sağlıklı olmaması ya da karşı tarafın kötü niyetli davranışları nedeniyle sözleşmenin hükümsüz hale gelmesine neden olur. İptal hakkı, iradesi sakatlanmış olan kişinin, sözleşmeye bağlı olmadığını belirtmesiyle başlar ve sözleşme en başından itibaren geçersiz hale gelir.

İptal hakkı, belirtilen süreler içinde kullanılmak zorundadır. Kanunda, yanılma ya da aldatma nedeniyle iptal hakkı, en geç 1 yıl içinde kullanılmalıdır. Aşırı yararlanma durumunda ise bu süre, 1 ile 5 yıl arasında değişmektedir. İptal hakkının kullanılması, tarafların birbirlerine verdikleri karşılıkları geri iade etmelerini gerektirir. İptal, sözleşmenin hükümsüz olduğu anlamına gelir ve taraflar, sözleşme iptal edildikten sonra herhangi bir yükümlülüğe girmezler.

İptal hakkının kullanılması, bozucu bir etki yaratır. Bu, sözleşmenin geçersiz olduğunu ve başlangıçtan itibaren hükümsüz olduğunu ifade eder. İptal hakkı, yenilik doğuran bir hak olup, sözleşmenin geçerliliğini ortadan kaldırır. İptal hakkı kullanıldığında, sözleşme, iptal edilmeden önceki haliyle geçersiz hale gelir. Bu, tarafların önceki yükümlülüklerini yerine getirmemesi anlamına gelir. İptal hakkı, tarafların sözleşmeye olan bağlılıklarını ortadan kaldıran bir mekanizma olarak önemli bir rol oynar.

İptal yaptırımı, hukuken geçerlilik taşıyan ancak şartlarının sağlanmadığı bir sözleşmeye dair taraflardan birinin haklarını koruma amaçlı uygulanır. Bu yaptırım, bir tarafın aldatılması, korkutulması ya da aşırı yararlanılması durumlarında geçerlidir ve sözleşmenin geçersizliğini doğrular. İptal hakkı kullanılarak, taraflar arasındaki denge sağlanır ve olumsuz etkiler ortadan kaldırılır. Bu yaptırım, esaslı bir yanılgı veya hileli bir durumun tespit edilmesiyle devreye girer ve sözleşmenin geçersizliğini başlatır.

Eksiklik Nedir?

Eksiklik, sözleşmenin kurucu unsurlarının bulunduğu ancak tamamlayıcı unsurlarının henüz yerine getirilmediği durumları ifade eder. Bu tür sözleşmeler, geçici olarak askıda kalır ve eksikliklerin giderilmesiyle geçerli hale gelir. Tamamlayıcı unsurlar yerine getirildiğinde, sözleşme tam olarak geçerlilik kazanır. Ancak, bu tamamlayıcı unsurların yerine gelmeyeceği kesinleşirse, sözleşme hükümsüz hale gelir. Eksiklik durumu, sözleşmenin içerdiği unsurların eksikliği nedeniyle geçici olarak hüküm doğurmaz.

Eksik sözleşmelerde, sözleşmenin hükümleri, eksik unsurların tamamlanmasıyla geçerli hale gelir. Eğer eksiklikler, sözleşmenin konusuyla ilgili temel bir unsurdan kaynaklanıyorsa, sözleşme hükümsüz sayılır. Ancak, tamamlayıcı unsurlar yerine getirilene kadar geçici olarak askıya alınan bu sözleşme, belirli bir süre zarfında geçerli hale gelebilir. Eksiklik durumu, sözleşme hukuku açısından önemli bir durum olup, tarafların haklarının korunmasına yönelik olarak uygulanır.

Eksiklik, bazen sözleşmenin geçersizlik durumuna dönüşmesine neden olabilir. Tamamlayıcı unsurların yerine getirilmemesi durumunda, sözleşme hükümsüz hale gelir ve taraflar arasında herhangi bir hukuki bağ kalmaz. Bu durum, geçersizlik ile karıştırılmamalıdır, çünkü geçersizlik, sözleşmenin baştan itibaren geçersiz olduğuna dair bir durumken, eksiklik, geçici bir askıda kalma durumudur. Eksiklik, bir sözleşme için belirli bir süre zarfında geçerli hale gelebilecek bir durumdur, ancak tamamlanmayan unsurların durumu sözleşmenin geçerliliğini etkileyebilir.

Kısmi Geçersizlik Ne Demek?

Kısmi geçersizlik, sözleşmenin sadece belirli kısımlarının geçersiz olduğu durumları ifade eder. Türk Borçlar Kanunu'na göre, sözleşmenin bazı hükümleri geçersiz olsa bile, diğer hükümler geçerliliğini korur. Bu durum, sözleşmenin sadece geçersiz olan kısmının hükümsüz hale gelmesi, geri kalan kısmının ise geçerli olmasına olanak tanır. Kısmi geçersizlik, sözleşmenin tümüne uygulanmaz, sadece geçersiz kısımlar hükümsüz kabul edilir. Kısmi geçersizlik, sözleşmenin esaslı unsurlarına ilişkin olmalıdır. Eğer geçersiz hüküm, sözleşmenin yapılıp yapılmayacağını doğrudan etkiliyorsa, bu durumda sözleşme tamamen geçersiz hale gelir. Kısmi geçersizlik, yalnızca sözleşme içeriğinde belirli unsurların geçersiz olması durumunda uygulanır. Geçersizlik, bazı durumlarda sadece belli bir kısım için geçerli olabilir, ancak sözleşmenin tamamı geçerli kalır. Türk Borçlar Kanunu'nda, geçersiz kısımlar olmadan sözleşmenin yapılmayacağı açıkça belirtilmişse, sözleşme tamamen geçersiz olur. Geçersiz kısmın dışındaki hükümler geçerliliğini korur. Bu durumda, yazılmamış sayılan koşulların dışındaki hükümler geçerli kabul edilir. Kısmi geçersizlik, sözleşmenin belirli unsurlarına dair bir durum olup, sözleşmenin genel geçerliliğini etkilemez. Kısmi geçersizlik, bazen tarafların sözleşme metninde yer alan unsurların geçerliliğini korumak adına önemli bir mekanizma olabilir. Sözleşmenin geçersiz olan kısmı, tarafların iradelerine aykırı bir şekilde yürürlüğe girmeyecektir, ancak diğer kısımlar geçerli kalacaktır. Bu durum, sözleşmenin tam anlamıyla hükümsüz olmadan bazı hükümlerinin geçerliliği için önemli bir çözüm olabilir.



Genel olarak geçersizlik , sözleşmenin yokluğu , hükümsüzlük , geçersiz sözleşme , usulsüzlük , gereksizlik , hatalı sözleşme , geçersiz hüküm , geçersizlik nedenleri , sınırlı geçersizlik ,
Whatsapp ile görüş