Yaşanan Deprem Sonrasında Var Olan Haklarımızı Biliyor Muyuz?

Yaşanan Deprem Sonrasında Var Olan Haklarımızı Biliyor Muyuz?

Yaşanan Deprem Sonrasında Var Olan Haklarımızı Biliyor Muyuz?

Deprem, yer kabuğundaki kırılmalar sonucunda aniden ortaya çıkan sarsıntılardır ve can kayıplarına, yaralanmalara ve büyük maddi yıkımlara yol açabilecek doğal afetler arasında yer alır. Türkiye, Alp-Himalaya deprem kuşağı üzerinde yer aldığından dolayı, bu afetin etkileriyle sıkça karşılaşmaktadır. 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen ve merkez üssü Kahramanmaraş olan deprem, bu acı gerçeği bir kez daha gözler önüne sermiştir. On ilimizi etkileyen bu büyük felakette çok sayıda vatandaşımız yaşamını yitirmiş, binlerce yapı yıkılmış veya ağır hasar görmüştür. Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar ve yakınlarına sabırlar diliyoruz.

Depremlerin Hukuki Sonuçları ve Deprem Hukuku

Depremler sadece fiziksel birer doğa olayı değildir; aynı zamanda önemli hukuki ve toplumsal sonuçlar doğurur. Bu noktada deprem hukuku, afet öncesinde, sırasında ve sonrasında kişi ve kurumların sorumluluklarını düzenleyen özel bir hukuk alanı olarak ortaya çıkar. Deprem hukuku, hem özel hukuk hem kamu hukuku disiplinlerini ilgilendirir. Bu alan, özellikle yapı güvenliği, müteahhit sorumluluğu, sigorta yükümlülükleri ve devletin tazmin sorumluluğu gibi başlıklar altında şekillenir.

Deprem Sonrası Hak Sahipliği ve Mevzuat

Hak Sahipliği Düzenlemesi

“Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun”un 29. maddesi gereğince, depremde evleri yıkılan, ağır hasar gören veya yıkılması muhtemel olan vatandaşlara devlet eliyle yeni konut yapılması ya da kredi verilmesi mümkündür. Bu yardım ve desteklerden yararlanabilmek için “hak sahibi” sıfatına sahip olmak gerekir.

Hak Sahibi Sayılmanın Şartları

Hak sahipliğinin tespiti, Afet Sebebiyle Hak Sahibi Olanların Tespiti Hakkında Yönetmelik ile düzenlenmiştir. Yönetmeliğin 15. maddesinde, kiracıların ve misafirlerin hak sahibi sayılamayacağı açıkça belirtilmiştir. Yani bir binada sadece misafir olarak bulunulması, bu desteklerden faydalanmak için yeterli değildir.

Başvuru Yolları

Hak sahipliği başvuruları e-Devlet üzerinden, AFAD’ın ilgili hizmet portalı aracılığıyla yapılmaktadır. TC kimlik numarası ve e-Devlet şifresiyle sisteme giriş yapıldıktan sonra “Hak Sahipliği Başvurusu” menüsünden gerekli işlemler gerçekleştirilebilir. Başvurunun reddi veya hasar tespitinin yanlış olduğu düşünülüyorsa, idari yargı yoluna başvurularak bu durum dava konusu edilebilir.

Müteahhitlerin Hukuki ve Cezai Sorumlulukları

Hukuki Sorumluluk

Müteahhitler, inşa ettikleri binaların ayıplı olması durumunda Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddeleri uyarınca sorumludur. Özellikle binanın yapımında eksik malzeme kullanımı, projeye aykırı uygulama veya yeterli denetimin yapılmaması gibi sebepler, yüklenicinin hukuki sorumluluğunu doğurur.

Cezai Sorumluluk

Deprem sonrası yıkılan binalar sebebiyle meydana gelen ölümler ve yaralanmalar nedeniyle müteahhitler hakkında taksirle öldürme (TCK m.85) ve kasten yaralama (TCK m.86) suçlarından soruşturma ve kovuşturma yapılabilir. Bu tür suçlar re’sen takip edilen suçlardandır. Ayrıca bazı Cumhuriyet Başsavcılıkları bünyesinde “Deprem Suçları Soruşturma Büroları” kurulmuştur. Binanın yıkılmasına dışarıdan müdahalede bulunan üçüncü kişilerin de cezai sorumluluğu olabilir.

Ayıplı Eserden Doğan Davalarda Zamanaşımı Süresi

Türk Borçlar Kanunu’nun 478. maddesi uyarınca, taşınmaz yapılarla ilgili ayıplı eser davalarında zamanaşımı süresi beş yıldır. Ancak yüklenicinin ağır kusuru söz konusuysa, bu süre yirmi yıla kadar çıkabilmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 22.10.2003 tarihli kararına göre, zamanaşımı süresi depremin meydana geldiği andan itibaren başlar. Bu durum, deprem tarihinin dava açısından belirleyici olduğu anlamına gelir.

Devletin Tazmin Sorumluluğu

Devletin de deprem sonrası ortaya çıkan zararları belli sınırlar çerçevesinde tazmin etme yükümlülüğü vardır. Bu noktada zarar gören vatandaşlar, idareye karşı tam yargı davası açabilirler. İdari yargıda açılan bu davalar, idarenin işlem veya ihmali nedeniyle ortaya çıkan maddi ve manevi zararların giderilmesini hedefler. Manevi tazminata hükmedilebilmesi için, zarar ile idarenin eylemi veya ihmali arasında illiyet bağı kurulmalıdır.

Zorunlu Deprem Sigortası (DASK) ve Sigorta Şirketlerinin Sorumluluğu

Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK), zorunlu deprem sigortası uygulamasını yürütür ve deprem sonrası meydana gelen maddi zararları tazmin etmeyi amaçlar. Sigorta poliçesi kapsamında belirlenen bedel her yıl güncellenir. Bu poliçeye sahip olan vatandaşlar, deprem sonrasında sigorta şirketlerinden hasar tazmini talep edebilir. Ancak bu tazminat, poliçede belirlenen azami tutarlarla sınırlıdır. 

Yaşanan Deprem Sonrasında Var Olan Haklarımızı Biliyor Muyuz?

Yaşanan Deprem Sonrasında Var Olan Haklarımızı Biliyor Muyuz?

Deprem, yer kabuğundaki kırılmalar sonucunda aniden ortaya çıkan sarsıntılardır ve can kayıplarına, yaralanmalara ve büyük maddi yıkımlara yol açabilecek doğal afetler arasında yer alır. Türkiye, Alp-Himalaya deprem kuşağı üzerinde yer aldığından dolayı, bu afetin etkileriyle sıkça karşılaşmaktadır. 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen ve merkez üssü Kahramanmaraş olan deprem, bu acı gerçeği bir kez daha gözler önüne sermiştir. On ilimizi etkileyen bu büyük felakette çok sayıda vatandaşımız yaşamını yitirmiş, binlerce yapı yıkılmış veya ağır hasar görmüştür. Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar ve yakınlarına sabırlar diliyoruz.

Depremlerin Hukuki Sonuçları ve Deprem Hukuku

Depremler sadece fiziksel birer doğa olayı değildir; aynı zamanda önemli hukuki ve toplumsal sonuçlar doğurur. Bu noktada deprem hukuku, afet öncesinde, sırasında ve sonrasında kişi ve kurumların sorumluluklarını düzenleyen özel bir hukuk alanı olarak ortaya çıkar. Deprem hukuku, hem özel hukuk hem kamu hukuku disiplinlerini ilgilendirir. Bu alan, özellikle yapı güvenliği, müteahhit sorumluluğu, sigorta yükümlülükleri ve devletin tazmin sorumluluğu gibi başlıklar altında şekillenir.

Deprem Sonrası Hak Sahipliği ve Mevzuat

Hak Sahipliği Düzenlemesi

“Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun”un 29. maddesi gereğince, depremde evleri yıkılan, ağır hasar gören veya yıkılması muhtemel olan vatandaşlara devlet eliyle yeni konut yapılması ya da kredi verilmesi mümkündür. Bu yardım ve desteklerden yararlanabilmek için “hak sahibi” sıfatına sahip olmak gerekir.

Hak Sahibi Sayılmanın Şartları

Hak sahipliğinin tespiti, Afet Sebebiyle Hak Sahibi Olanların Tespiti Hakkında Yönetmelik ile düzenlenmiştir. Yönetmeliğin 15. maddesinde, kiracıların ve misafirlerin hak sahibi sayılamayacağı açıkça belirtilmiştir. Yani bir binada sadece misafir olarak bulunulması, bu desteklerden faydalanmak için yeterli değildir.

Başvuru Yolları

Hak sahipliği başvuruları e-Devlet üzerinden, AFAD’ın ilgili hizmet portalı aracılığıyla yapılmaktadır. TC kimlik numarası ve e-Devlet şifresiyle sisteme giriş yapıldıktan sonra “Hak Sahipliği Başvurusu” menüsünden gerekli işlemler gerçekleştirilebilir. Başvurunun reddi veya hasar tespitinin yanlış olduğu düşünülüyorsa, idari yargı yoluna başvurularak bu durum dava konusu edilebilir.

Müteahhitlerin Hukuki ve Cezai Sorumlulukları

Hukuki Sorumluluk

Müteahhitler, inşa ettikleri binaların ayıplı olması durumunda Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddeleri uyarınca sorumludur. Özellikle binanın yapımında eksik malzeme kullanımı, projeye aykırı uygulama veya yeterli denetimin yapılmaması gibi sebepler, yüklenicinin hukuki sorumluluğunu doğurur.

Cezai Sorumluluk

Deprem sonrası yıkılan binalar sebebiyle meydana gelen ölümler ve yaralanmalar nedeniyle müteahhitler hakkında taksirle öldürme (TCK m.85) ve kasten yaralama (TCK m.86) suçlarından soruşturma ve kovuşturma yapılabilir. Bu tür suçlar re’sen takip edilen suçlardandır. Ayrıca bazı Cumhuriyet Başsavcılıkları bünyesinde “Deprem Suçları Soruşturma Büroları” kurulmuştur. Binanın yıkılmasına dışarıdan müdahalede bulunan üçüncü kişilerin de cezai sorumluluğu olabilir.

Ayıplı Eserden Doğan Davalarda Zamanaşımı Süresi

Türk Borçlar Kanunu’nun 478. maddesi uyarınca, taşınmaz yapılarla ilgili ayıplı eser davalarında zamanaşımı süresi beş yıldır. Ancak yüklenicinin ağır kusuru söz konusuysa, bu süre yirmi yıla kadar çıkabilmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 22.10.2003 tarihli kararına göre, zamanaşımı süresi depremin meydana geldiği andan itibaren başlar. Bu durum, deprem tarihinin dava açısından belirleyici olduğu anlamına gelir.

Devletin Tazmin Sorumluluğu

Devletin de deprem sonrası ortaya çıkan zararları belli sınırlar çerçevesinde tazmin etme yükümlülüğü vardır. Bu noktada zarar gören vatandaşlar, idareye karşı tam yargı davası açabilirler. İdari yargıda açılan bu davalar, idarenin işlem veya ihmali nedeniyle ortaya çıkan maddi ve manevi zararların giderilmesini hedefler. Manevi tazminata hükmedilebilmesi için, zarar ile idarenin eylemi veya ihmali arasında illiyet bağı kurulmalıdır.

Zorunlu Deprem Sigortası (DASK) ve Sigorta Şirketlerinin Sorumluluğu

Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK), zorunlu deprem sigortası uygulamasını yürütür ve deprem sonrası meydana gelen maddi zararları tazmin etmeyi amaçlar. Sigorta poliçesi kapsamında belirlenen bedel her yıl güncellenir. Bu poliçeye sahip olan vatandaşlar, deprem sonrasında sigorta şirketlerinden hasar tazmini talep edebilir. Ancak bu tazminat, poliçede belirlenen azami tutarlarla sınırlıdır. 



depremde tazminat hakkı , depremde acil yardım , deprem , depremde idarenin sorumluluğu , depremde hukuki danışmanlık , depremde dava takibi ,
Whatsapp ile görüş