
Haksız Fiilden Kaynaklanan Tazminat Davası Nedir?

Haksız fiil, kişinin hukuka aykırı bir şekilde başka bir kişiye zarar vermesiyle meydana gelir. Borçlar Kanunu'nda bu durum, “kusurlu ve hukuka aykırı bir şekilde başkasına zarar vermek” olarak tanımlanır. Burada, failin eylemi hukuka aykırı olduğu gibi, zarar gören kişiye de bir zarar verme durumu söz konusudur. Zarar, hem maddi hem de manevi olabilir. Maddi zarar, somut bir değerle ölçülüp belirlenebilirken, manevi zarar ise kişisel acı, üzüntü ve duygusal zedelenme olarak daha soyut bir kavramdır.
Haksız fiilden kaynaklanan tazminat davası, zarar gören kişinin bu haksız eylem sonucunda uğradığı zararın karşılanması amacıyla açtığı davadır. Zarar gören kişi, failin eylemi nedeniyle uğradığı zararı talep edebilir. Tazminat, genellikle zarar gören kişinin maddi kaybını telafi etmeye yönelik bir ödeme olarak belirlenir, ancak manevi zararlar için de tazminat talep edilebilir. Bu dava, mağdurun haklarını savunmak ve uğradığı zararın giderilmesini sağlamak için açılabilecek hukuki bir yoldur.
Haksız fiilden kaynaklanan tazminat davası, birçok durumdan kaynaklanabilir; bunlar arasında trafik kazaları, mal hırsızlıkları, iftira, hakaret, saldırı gibi birçok durum yer alabilir. Bu tür davalarda, failin kusurlu eylemi, zarar görenin haklarını ihlal eder ve mağdurun maddi veya manevi zararlarını gidermeye yönelik hukuki süreç başlatılır. Dolayısıyla, haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarının temel amacı, zararın tazmin edilmesi ve mağdurun uğradığı kayıpların karşılanmasıdır.
Bu dava türü, hukuki sorumluluk ve tazminat ilkesinin önemli bir örneğidir ve aynı zamanda toplumdaki adaletin sağlanmasına katkı sağlar. Haksız fiil nedeniyle ortaya çıkan tazminat davalarında, mağdurun zararının tam olarak tazmin edilmesi için hukuki bir süreç başlatılır ve bu süreç, zararın ne kadar büyük olduğuna, olayın ne şekilde gerçekleştiğine ve diğer faktörlere bağlı olarak şekillenir.
Haksız Fiilden Kaynaklı Maddi Tazminat Davası
Haksız fiilden kaynaklanan maddi tazminat davaları, zararın maddi boyutunun tazmin edilmesi amacıyla açılır. Bu davalar, bir kişinin hukuka aykırı bir eylemi nedeniyle başkasının malvarlığına veya maddi çıkarlarına zarar vermesi durumunda ortaya çıkar. Örneğin, bir trafik kazasında zarar gören kişinin aracına, sağlığına ya da iş gücüne verilen zarar, maddi tazminat talep edilen durumlar arasında yer alır. Maddi tazminat davası, zarar gören kişinin uğradığı maddi kayıpların geri ödenmesini hedefler. Bu kayıplar, doğrudan maddi değerlerle ölçülebilir. Örneğin, bir trafik kazasında hasar gören bir aracın onarılması için yapılan masraflar, tedavi giderleri veya iş gücü kaybı nedeniyle yaşanan finansal kayıplar, maddi tazminatın konusunu oluşturur. Tazminat miktarı, zararın türüne, şiddetine, davacının kusuruna ve diğer özel durumlara göre belirlenir.
Mahkeme, davada sunulan deliller, zarar görenin beyanları ve diğer tüm etkenleri dikkate alarak adil bir tazminat miktarına karar verir. Tazminat, mahkeme tarafından belirlenen miktarda nakdi ödeme şeklinde yapılabilir. Ayrıca, tazminat, maddi zararların miktarına göre sermaye ya da irat şeklinde de düzenlenebilir. Sermaye tazminatı, zarar gören kişinin uzun vadeli finansal kayıplarını karşılamak için tek seferlik büyük bir ödeme olabilirken, irat tazminatı, düzenli ödemelerle karşılanan bir tazminat türüdür. Tazminatın belirlenmesinde, zarar görenin yaşadığı kayıpların tam olarak ne kadar olduğunu belirlemek önemlidir. Mahkeme, zarar görenin zararını karşılamak amacıyla, zarar tutarını hesaplayarak uygun bir tazminat kararı verir. Bu tazminat, sadece doğrudan mali kayıpları değil, aynı zamanda iş gücü kaybı, potansiyel gelir kaybı gibi daha uzun vadeli zararı da içerebilir.
Haksız Fiilden Kaynaklı Manevi Tazminat Davası
Manevi tazminat, haksız fiil sonucu meydana gelen duygusal zararların tazmin edilmesi amacıyla açılan davalardır. Bu davalar, kişinin ruhsal sağlığını etkileyen, duygusal acılara, üzüntülere, endişelere yol açan zararların tazmin edilmesi amacıyla açılır. Haksız fiil nedeniyle meydana gelen manevi zararlar, bedensel zararlar kadar önemli olabilir ve bu zararların karşılanması için manevi tazminat talep edilebilir. Türk Borçlar Kanunu'nun 56. maddesinde, bedensel bütünlüğün zedelenmesi durumunda, hâkimin, olayın özelliklerine göre, uygun bir manevi tazminat miktarına karar verebileceği ifade edilmiştir. Ayrıca, ağır bedensel zarar veya ölüm durumlarında, zarar gören kişinin yakınlarına da manevi tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir. Manevi tazminat, yalnızca duygusal acıların ve psikolojik zararların karşılanmasını amaçlar ve bu tür tazminatlarda bedensel zarara dair bir somut ölçüt yoktur.
Manevi tazminatın amacı, duygusal olarak zarar gören kişinin yaşadığı acıyı ve üzüntüyü bir nebze de olsa telafi etmektir. Bu tür tazminat, mağdurun psikolojik durumunu iyileştirmeyi hedefler. Ancak manevi zararların ölçülmesi daha zordur ve genellikle mahkeme, olayın özgüllüğünü, zarar görenin ruhsal durumunu ve olayın mağdur üzerindeki etkisini göz önünde bulundurarak bir karar verir. Manevi tazminat davaları, genellikle bedensel zararlar, itibar kaybı, hakaret, iftira gibi durumlarla bağlantılıdır. Örneğin, bir kişi iftira sonucu toplumda küçük düşürülmüşse veya bir başkasının fiziksel şiddete uğraması nedeniyle psikolojik olarak zarar görmüşse, manevi tazminat talep edebilir. Mahkeme, bu gibi davalarda, mağdurun yaşadığı ruhsal bozuklukları ve yaşadığı stresin derecesini değerlendirecektir.
Haksız Fiilden Kaynaklanan Tazminat Davasında Zamanaşımı Süreleri
Haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında zamanaşımı süreleri, Türk Borçlar Kanunu'nun 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren iki yıl içinde açılmalıdır. Ancak her durumda, fiilin işlendiği tarihten başlayarak en geç on yıl içinde tazminat davası açılabilir. Bu, tazminat davası açmak için geçen süreyi sınırlayan bir kurala işaret eder. Zamanaşımı süresi, tazminat isteminin ne zaman yapılması gerektiğini belirler. Zarar gören kişinin, zararın farkına varmasının ardından iki yıl içinde dava açması gerekmektedir. Ancak bazı özel durumlarda, ceza kanunları daha uzun zamanaşımı süreleri öngörebilir. Bu durumda, cezayı gerektiren bir fiilden doğan zararlar için, cezai zamanaşımı süreleri dikkate alınacaktır. Zamanaşımı süresinin geçmesiyle birlikte, zarar görenin tazminat talep etme hakkı sona erer. Ancak, zarar görenin tazminat talep hakkı zaman aşımına uğramış olsa bile, zararın yükümlüsü, bu borcu ödeme yükümlülüğünden kaçınamaz. Yani zamanaşımı, borcun varlığını etkilemez, sadece talep edilme süresini sınırlar.
Haksız Fiilden Kaynaklanan Tazminat Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
Haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında görevli mahkeme, Asliye Hukuk Mahkemesidir. Türk Hukukunda, tazminat davaları genellikle malvarlığına ilişkin davalar olup, bu tür davalar için görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olarak belirlenmiştir. Bu mahkeme, davanın konusu ve değeri ne olursa olsun, malvarlığı haklarıyla ilgili davalarda yetkilidir. Ayrıca, kişisel haklar ve şahıs varlığıyla ilgili davalarda da aynı mahkeme görevli olacaktır. Tazminat davalarında yetkili mahkeme, davacının yaşadığı yer veya davalının yerleşim yeri mahkemesi olabilir. Mahkeme, davanın açıldığı yerin hukuki durumuna göre yetkili olacaktır. Haksız fiilden kaynaklanan davalar için yetkili mahkeme, davacının yaşadığı yer, zarar görenin yerleşim yeri veya zararın meydana geldiği yer olabilir. Bu seçimlik hak, davacının kolaylıkla dava açabileceği mahkemeyi belirleme olanağı tanır. Haksız fiilden kaynaklanan tazminat davaları, sıkça başvurulan ve hukuk sisteminde önemli bir yer tutan davalardır. Bu davalarda, mahkeme sürecinin doğru bir şekilde yürütülmesi, tarafların haklarını korumak açısından son derece önemlidir. Davacı, uygun mahkemeye başvurarak hakkını aramalıdır.
Haksız Fiilden Kaynaklanan Tazminat Davası Harç Ücretleri
Haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında harç ücretleri, davanın niteliğine göre değişiklik gösterir. Bu harçlar, genel olarak ikiye ayrılır: maktu ve nispi harçlar. Maktu harçlar, konusu para olmayan davalarda alınırken, nispi harçlar, konusu para olan davalarda alınır. Haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında ise nispi harç uygulanır. Nispi harç, davanın talep edilen tazminat miktarına göre belirlenir. Bu harç, davanın açılmasında ödeme yapılması gereken bir harç türüdür ve miktarı genellikle talep edilen tazminat miktarının bir yüzdesidir. Bununla birlikte, ölüm veya bedensel zarar nedeniyle açılan davalarda peşin harç oranı, daha düşük bir oranda uygulanır. Ölüm ve bedensel zarara dayanarak açılmayan davalarda, harç talep edilen tazminat miktarının binde 68,31'i oranında hesaplanır ve bunun dörtte biri peşin olarak ödenir. Ancak ölüm veya bedensel zarar nedeniyle açılan maddi ve manevi tazminat davalarında ise bu oran, binde 68,31'in 1/20'si kadar olurlar. Harçların ödenmesi, dava sonucunda kaybeden tarafın yükümlülüğü altına girer.
Haksız Fiilden Kaynaklanan Tazminat Davasında Arabuluculuk
Arabuluculuk, iki taraf arasında çıkan anlaşmazlıkların çözülmesi amacıyla başvurulan bir yöntemdir. Bu yöntem, bir üçüncü kişinin, arabulucunun, taraflar arasında bir anlaşma sağlanmasına yardımcı olmasını sağlar. Haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında, arabuluculuk süreci zorunlu değildir ve genellikle tarafların isteklerine göre yapılır. Arabuluculuk, zorunlu arabuluculuk ve ihtiyari arabuluculuk olarak iki şekilde gerçekleşebilir. Zorunlu arabuluculuk, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmasını gerektirirken, ihtiyari arabuluculuk, tarafların kendi istekleri doğrultusunda arabuluculuk sürecine başlamasını sağlar. Haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında ise arabuluculuğa başvurmak tamamen ihtiyaridir. Arabuluculuk süreci, taraflar arasında çözüm odaklı bir yaklaşım benimsemeyi amaçlar ve mahkeme sürecine kıyasla daha hızlı ve daha düşük maliyetli bir çözüm sunabilir. Ancak, bu sürecin başarılı olabilmesi için tarafların karşılıklı olarak anlaşmaya ve çözüm arayışına girmesi gerekir.
Haksız Fiilden Kaynaklanan Tazminat Davası Nedir?

Haksız fiil, kişinin hukuka aykırı bir şekilde başka bir kişiye zarar vermesiyle meydana gelir. Borçlar Kanunu'nda bu durum, “kusurlu ve hukuka aykırı bir şekilde başkasına zarar vermek” olarak tanımlanır. Burada, failin eylemi hukuka aykırı olduğu gibi, zarar gören kişiye de bir zarar verme durumu söz konusudur. Zarar, hem maddi hem de manevi olabilir. Maddi zarar, somut bir değerle ölçülüp belirlenebilirken, manevi zarar ise kişisel acı, üzüntü ve duygusal zedelenme olarak daha soyut bir kavramdır.
Haksız fiilden kaynaklanan tazminat davası, zarar gören kişinin bu haksız eylem sonucunda uğradığı zararın karşılanması amacıyla açtığı davadır. Zarar gören kişi, failin eylemi nedeniyle uğradığı zararı talep edebilir. Tazminat, genellikle zarar gören kişinin maddi kaybını telafi etmeye yönelik bir ödeme olarak belirlenir, ancak manevi zararlar için de tazminat talep edilebilir. Bu dava, mağdurun haklarını savunmak ve uğradığı zararın giderilmesini sağlamak için açılabilecek hukuki bir yoldur.
Haksız fiilden kaynaklanan tazminat davası, birçok durumdan kaynaklanabilir; bunlar arasında trafik kazaları, mal hırsızlıkları, iftira, hakaret, saldırı gibi birçok durum yer alabilir. Bu tür davalarda, failin kusurlu eylemi, zarar görenin haklarını ihlal eder ve mağdurun maddi veya manevi zararlarını gidermeye yönelik hukuki süreç başlatılır. Dolayısıyla, haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarının temel amacı, zararın tazmin edilmesi ve mağdurun uğradığı kayıpların karşılanmasıdır.
Bu dava türü, hukuki sorumluluk ve tazminat ilkesinin önemli bir örneğidir ve aynı zamanda toplumdaki adaletin sağlanmasına katkı sağlar. Haksız fiil nedeniyle ortaya çıkan tazminat davalarında, mağdurun zararının tam olarak tazmin edilmesi için hukuki bir süreç başlatılır ve bu süreç, zararın ne kadar büyük olduğuna, olayın ne şekilde gerçekleştiğine ve diğer faktörlere bağlı olarak şekillenir.
Haksız Fiilden Kaynaklı Maddi Tazminat Davası
Haksız fiilden kaynaklanan maddi tazminat davaları, zararın maddi boyutunun tazmin edilmesi amacıyla açılır. Bu davalar, bir kişinin hukuka aykırı bir eylemi nedeniyle başkasının malvarlığına veya maddi çıkarlarına zarar vermesi durumunda ortaya çıkar. Örneğin, bir trafik kazasında zarar gören kişinin aracına, sağlığına ya da iş gücüne verilen zarar, maddi tazminat talep edilen durumlar arasında yer alır. Maddi tazminat davası, zarar gören kişinin uğradığı maddi kayıpların geri ödenmesini hedefler. Bu kayıplar, doğrudan maddi değerlerle ölçülebilir. Örneğin, bir trafik kazasında hasar gören bir aracın onarılması için yapılan masraflar, tedavi giderleri veya iş gücü kaybı nedeniyle yaşanan finansal kayıplar, maddi tazminatın konusunu oluşturur. Tazminat miktarı, zararın türüne, şiddetine, davacının kusuruna ve diğer özel durumlara göre belirlenir.
Mahkeme, davada sunulan deliller, zarar görenin beyanları ve diğer tüm etkenleri dikkate alarak adil bir tazminat miktarına karar verir. Tazminat, mahkeme tarafından belirlenen miktarda nakdi ödeme şeklinde yapılabilir. Ayrıca, tazminat, maddi zararların miktarına göre sermaye ya da irat şeklinde de düzenlenebilir. Sermaye tazminatı, zarar gören kişinin uzun vadeli finansal kayıplarını karşılamak için tek seferlik büyük bir ödeme olabilirken, irat tazminatı, düzenli ödemelerle karşılanan bir tazminat türüdür. Tazminatın belirlenmesinde, zarar görenin yaşadığı kayıpların tam olarak ne kadar olduğunu belirlemek önemlidir. Mahkeme, zarar görenin zararını karşılamak amacıyla, zarar tutarını hesaplayarak uygun bir tazminat kararı verir. Bu tazminat, sadece doğrudan mali kayıpları değil, aynı zamanda iş gücü kaybı, potansiyel gelir kaybı gibi daha uzun vadeli zararı da içerebilir.
Haksız Fiilden Kaynaklı Manevi Tazminat Davası
Manevi tazminat, haksız fiil sonucu meydana gelen duygusal zararların tazmin edilmesi amacıyla açılan davalardır. Bu davalar, kişinin ruhsal sağlığını etkileyen, duygusal acılara, üzüntülere, endişelere yol açan zararların tazmin edilmesi amacıyla açılır. Haksız fiil nedeniyle meydana gelen manevi zararlar, bedensel zararlar kadar önemli olabilir ve bu zararların karşılanması için manevi tazminat talep edilebilir. Türk Borçlar Kanunu'nun 56. maddesinde, bedensel bütünlüğün zedelenmesi durumunda, hâkimin, olayın özelliklerine göre, uygun bir manevi tazminat miktarına karar verebileceği ifade edilmiştir. Ayrıca, ağır bedensel zarar veya ölüm durumlarında, zarar gören kişinin yakınlarına da manevi tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir. Manevi tazminat, yalnızca duygusal acıların ve psikolojik zararların karşılanmasını amaçlar ve bu tür tazminatlarda bedensel zarara dair bir somut ölçüt yoktur.
Manevi tazminatın amacı, duygusal olarak zarar gören kişinin yaşadığı acıyı ve üzüntüyü bir nebze de olsa telafi etmektir. Bu tür tazminat, mağdurun psikolojik durumunu iyileştirmeyi hedefler. Ancak manevi zararların ölçülmesi daha zordur ve genellikle mahkeme, olayın özgüllüğünü, zarar görenin ruhsal durumunu ve olayın mağdur üzerindeki etkisini göz önünde bulundurarak bir karar verir. Manevi tazminat davaları, genellikle bedensel zararlar, itibar kaybı, hakaret, iftira gibi durumlarla bağlantılıdır. Örneğin, bir kişi iftira sonucu toplumda küçük düşürülmüşse veya bir başkasının fiziksel şiddete uğraması nedeniyle psikolojik olarak zarar görmüşse, manevi tazminat talep edebilir. Mahkeme, bu gibi davalarda, mağdurun yaşadığı ruhsal bozuklukları ve yaşadığı stresin derecesini değerlendirecektir.
Haksız Fiilden Kaynaklanan Tazminat Davasında Zamanaşımı Süreleri
Haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında zamanaşımı süreleri, Türk Borçlar Kanunu'nun 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren iki yıl içinde açılmalıdır. Ancak her durumda, fiilin işlendiği tarihten başlayarak en geç on yıl içinde tazminat davası açılabilir. Bu, tazminat davası açmak için geçen süreyi sınırlayan bir kurala işaret eder. Zamanaşımı süresi, tazminat isteminin ne zaman yapılması gerektiğini belirler. Zarar gören kişinin, zararın farkına varmasının ardından iki yıl içinde dava açması gerekmektedir. Ancak bazı özel durumlarda, ceza kanunları daha uzun zamanaşımı süreleri öngörebilir. Bu durumda, cezayı gerektiren bir fiilden doğan zararlar için, cezai zamanaşımı süreleri dikkate alınacaktır. Zamanaşımı süresinin geçmesiyle birlikte, zarar görenin tazminat talep etme hakkı sona erer. Ancak, zarar görenin tazminat talep hakkı zaman aşımına uğramış olsa bile, zararın yükümlüsü, bu borcu ödeme yükümlülüğünden kaçınamaz. Yani zamanaşımı, borcun varlığını etkilemez, sadece talep edilme süresini sınırlar.
Haksız Fiilden Kaynaklanan Tazminat Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
Haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında görevli mahkeme, Asliye Hukuk Mahkemesidir. Türk Hukukunda, tazminat davaları genellikle malvarlığına ilişkin davalar olup, bu tür davalar için görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olarak belirlenmiştir. Bu mahkeme, davanın konusu ve değeri ne olursa olsun, malvarlığı haklarıyla ilgili davalarda yetkilidir. Ayrıca, kişisel haklar ve şahıs varlığıyla ilgili davalarda da aynı mahkeme görevli olacaktır. Tazminat davalarında yetkili mahkeme, davacının yaşadığı yer veya davalının yerleşim yeri mahkemesi olabilir. Mahkeme, davanın açıldığı yerin hukuki durumuna göre yetkili olacaktır. Haksız fiilden kaynaklanan davalar için yetkili mahkeme, davacının yaşadığı yer, zarar görenin yerleşim yeri veya zararın meydana geldiği yer olabilir. Bu seçimlik hak, davacının kolaylıkla dava açabileceği mahkemeyi belirleme olanağı tanır. Haksız fiilden kaynaklanan tazminat davaları, sıkça başvurulan ve hukuk sisteminde önemli bir yer tutan davalardır. Bu davalarda, mahkeme sürecinin doğru bir şekilde yürütülmesi, tarafların haklarını korumak açısından son derece önemlidir. Davacı, uygun mahkemeye başvurarak hakkını aramalıdır.
Haksız Fiilden Kaynaklanan Tazminat Davası Harç Ücretleri
Haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında harç ücretleri, davanın niteliğine göre değişiklik gösterir. Bu harçlar, genel olarak ikiye ayrılır: maktu ve nispi harçlar. Maktu harçlar, konusu para olmayan davalarda alınırken, nispi harçlar, konusu para olan davalarda alınır. Haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında ise nispi harç uygulanır. Nispi harç, davanın talep edilen tazminat miktarına göre belirlenir. Bu harç, davanın açılmasında ödeme yapılması gereken bir harç türüdür ve miktarı genellikle talep edilen tazminat miktarının bir yüzdesidir. Bununla birlikte, ölüm veya bedensel zarar nedeniyle açılan davalarda peşin harç oranı, daha düşük bir oranda uygulanır. Ölüm ve bedensel zarara dayanarak açılmayan davalarda, harç talep edilen tazminat miktarının binde 68,31'i oranında hesaplanır ve bunun dörtte biri peşin olarak ödenir. Ancak ölüm veya bedensel zarar nedeniyle açılan maddi ve manevi tazminat davalarında ise bu oran, binde 68,31'in 1/20'si kadar olurlar. Harçların ödenmesi, dava sonucunda kaybeden tarafın yükümlülüğü altına girer.
Haksız Fiilden Kaynaklanan Tazminat Davasında Arabuluculuk
Arabuluculuk, iki taraf arasında çıkan anlaşmazlıkların çözülmesi amacıyla başvurulan bir yöntemdir. Bu yöntem, bir üçüncü kişinin, arabulucunun, taraflar arasında bir anlaşma sağlanmasına yardımcı olmasını sağlar. Haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında, arabuluculuk süreci zorunlu değildir ve genellikle tarafların isteklerine göre yapılır. Arabuluculuk, zorunlu arabuluculuk ve ihtiyari arabuluculuk olarak iki şekilde gerçekleşebilir. Zorunlu arabuluculuk, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmasını gerektirirken, ihtiyari arabuluculuk, tarafların kendi istekleri doğrultusunda arabuluculuk sürecine başlamasını sağlar. Haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında ise arabuluculuğa başvurmak tamamen ihtiyaridir. Arabuluculuk süreci, taraflar arasında çözüm odaklı bir yaklaşım benimsemeyi amaçlar ve mahkeme sürecine kıyasla daha hızlı ve daha düşük maliyetli bir çözüm sunabilir. Ancak, bu sürecin başarılı olabilmesi için tarafların karşılıklı olarak anlaşmaya ve çözüm arayışına girmesi gerekir.
Haksız Fiil , Tazminat Davası , Türk Hukuku , Tazminat Miktarı , Adli Yargı , Mahkeme Kararı , Haksız Eylem , Maddi Tazminat , Manevi Tazminat , Ceza Hukuku ,
